NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
مُحَمَّدُ
بْنُ كَثِيرٍ
أَخْبَرَنَا
سُفْيَانُ
عَنْ
جَعْفَرٍ
عَنْ أَبِيهِ
عَنْ جَابِرِ
بْنِ عَبْدِ
اللَّهِ قَالَ
كَانَ
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
يَقُولُ
أَنَا أَوْلَى
بِالْمُؤْمِنِينَ
مِنْ
أَنْفُسِهِمْ
مَنْ تَرَكَ
مَالًا
فَلِأَهْلِهِ
وَمَنْ تَرَكَ
دَيْنًا أَوْ
ضَيَاعًا
فَإِلَيَّ
وَعَلَيَّ
Câbir b. Abdillah
(r.a.)'den: Rasûlullah (S.A.V.) (şöyle) buyurdu:
"Ben müslümanlara
kendilerinden daha yakınım (Binâenaleyh) "Kim (arkasında) bir mal
bırakırsa (o mal) mirasçılarınındır. Kim de (arkasında) bir borç ya da (küçük)
çocuk bırakırsa (o çocuğa bakmak) bana aittir ve (o borç ta) benim
üzerimedir."
İzah:
Buhârî, nafakat;
Müslim, feraiz, Tirmizî, feraiz, İbn Mâce, feraiz
Metinde geçen kelimesi
yakın anlamına gelmektedir.Rasûl-ü zişân efendimiz bu sözüyle bir Nebi ve
devlet başkanı sıfatıyla müslümanlann en yakın velisi olduğunu, bu bakımdan bir
müslümanın ölürken arkasındaki bıraktığı çocuklarını ve bakıma muhtaç olan
diğer aile fertlerini korumanın ve geçimleriyle ilgilenmenin bırakmış olduğu
borçları ödemenin kendisine düştüğünü ifâde etmek istemiştir.
Bazılarına göre bu söz
Ben müslumanlara kendilerinden daha yakınım sözü "Ben vefat eden bir
müslümanın çocuğunun işleriyle o kadar yakından ilgilenirim ki kendisi hayatta
olsa bu kadar ilgilenemezdi..." anlamına gelir.
Bu mevzuda Kurtubi şöyle
diyor: "Nebi (s.a.v.)Mn ölen bir kimsenin borcunu üzerine alması,
ihtimalki yüksek ahlakı gereği bir teberru olup-vacip değildi"
Rasûluüah (S.A.V.)'in
bu borcu nereden ödediği ihtilaflıdır. Kendi malından ödediğini söyleyenler olduğu
gibi, müslümanlar yararına gelen mallardan ödediğini ileri sürenler de vardır.
Keza bu ödemenin ona vacib olduğunu söyleyenler bulunduğu gibi teberru'
suretiyle verildiğine kail olanlar da vardır.[Davudoğlu Ahmed, Sahih-i Müslim
terceme ve şerhi, VIII-139.]